Dünyada başka bir coğrafya yoktur ki bağrında Anadolu kadar çok ve çeşitli medeniyetler büyütmüş olsun. Bereketli ana, en sevgili yar ve bambaşka bir diyardır Anadolu. Ona sahip olmak için yapılan nice savaş, verilen onca emek... Böylesi kutsal ve bereketli bir toprağa sahip olmak uğrunda krallar, imparatorlar , şahlar ve en dirayetli kumandanlar öldü, ordular yok oldu. Ama hiç kimse Anadolu sevdasından vazgeçmedi. Anadolu'nun kadim bağrında öyle bir mitoloji saklıdır ki fırat nehrinden, Ege Denizine kadar hınca hınç insan hayat ve emek kokar.Sümer, Asur, Hitit, Lidya, Kelt,Per, roma, Doğu Roma(Bizans) Selçuklu, Moğol ve Osmanlı İmparatorlukları, buz dağının sadece görünen kısmıdır. Anadolu'nun bağrında uyuyan kadim medeniyetleri saymak, yıldızları saymak gibidir nerdeyse. Bilir misin ilklerin diyarıdır Anadolu. Tarih ilk defa Anadolu da başladı. Uygarlık ilk orada kuruldu. Hukukun temeli ilk orada kuruldu. Deva( ilaç ) ilk defa orada yapıldı.İnanç kavramı ilk defa orada başladı. Modern matematiğin, mimarinin endüstrinin ve sanatın temeli sevgili Anadoludadır. Yazı(alfabe), takvim, para,eşya ve hatta mücevher Anadolu'nun dünyaya mukaddes bir armağanıdır.İşte böylesi kadim ve kıymetli diyarın mitolojisi elbette bambaşka ve hayranlık uyandırıcıdır. İçerisinde insanın ilk ayak izlerini ve yer yüzüne verdiği ilk şekilleri barındırır Anadolu mitolojisi. Bu kitap tarihten bile eski karun dan bile zengin Anadolu mitolojisine en güzel örnekleri ile; tarihsel bir bakış açısı ve en güzel görsel öğelerle okuyucusuna sunar.